Side’nin taş sokaklarından geçip antik tiyatroya ulaştığında, güneş yavaş yavaş batıyordu. O akşam tiyatroda klasik müzik eşliğinde bir modern dans performansı sahnelenecekti. Adam ön sıralardan birine oturdu. Gözü, bir süre sonra birkaç sıra önünde tek başına oturan kadına takıldı. Sırtı dimdik, omuzları zarifçe düşüktü. Yüzünde siyah dantel bir maske vardı. Sahne başlamadan önce, kadın arkasını dönüp usulca konuştu: “Ben Manavgat Maske Takan Escort Karolina. Bu gece hangi rolü seçeceğimiz sana kalmış.”
Karolina’nın sesi tıpkı giydiği maske gibi gizemli ama netti. Onunla kurulan iletişim, kelimelerden çok sezgiyle yürüyordu. Dans gösterisi ilerlerken aralarındaki gerilim, ritme uyumlu bir şekilde derinleşti. Karolina yalnızca bir Manavgat Maske Takan Escort değil; dokunuşlarının zamanlamasını, bakışın ne zaman konuşmaya döneceğini bilen biri gibi davranıyordu.
Gösteri sonunda birlikte tiyatronun arka tarafına, taş kemerlerin gölgesine yürüdüler. Her adımda sessizlik derinleşti. Karolina hâlâ maskesini çıkarmamıştı. Onunla geçirilen her dakika, bir karakterin yavaş yavaş açığa çıkmasını izlemek gibiydi. Kimin kim olduğunu bilmeden, sadece hissederek bağ kurmanın ne demek olduğunu adam ilk kez bu kadar net yaşamıştı.
Gece otele taşındığında maske hâlâ yerindeydi. Karolina’nın kuralı basitti: “Beni tanımak zorunda değilsin, ama hissettiklerin gerçek olsun.” Temas başladığında da aynı kural geçerliydi. Güvenli, zarif, net…
Karolina’yla geçirdiğin gece, bir performans değil; içten bir kabulleniştir. Rol yapmak değil, gerçeği maskeyle yaşamak istersen, o seni bekler.